V I A L A N D


Bir yer düşünün;

Yüksek tepenin üzerinde masal diyarını andıran görkemli bir şato göklere rengarenk uzanıyordu. Şatonun kuleleri şehrin bir bölümünden görünecek şekilde konumlandırılmıştı. Şatonun içinden girince içerideki alan o kadar büyüktü ki, yakınlaştıkça onda biri ancak görülebiliyordu. 100 futbol sahasını içine alacak büyüklükte, 600 bin m2’ lik alanda kurulmuştu. Üzerinde durduğu alan dev bir mega parkı, açık havada alışveriş caddelerinin olduğu mağazalar dolusu alışveriş merkezini, etkinliklerin, gösterilerin, büyüleyici şovların yaşanacağı büyük bir gösteri merkezini içine almıştı. Doğayla iç içe, çiçek düzenlemesi, renklerin geçişleri o kadar güzel ayarlanmıştı ki, insan bu alana baktığında kendini başka bir yerde hissediyor, bu şato, bu mega park, caddeler ile süslenmiş alışveriş merkezi bu yeşillik ortasında daha büyüleyici görünüyordu!

Görkemli şatodan girdikten sonra bizleri bölge bölge eğlence üniteleri karşılıyordu. Çocuklar için eğitici ve öğretici alanları ile Fun Zone, eski İstanbul sokaklarını özleyenler, merak edenler, tarihe ilgi duyanlar için, Arnavut kaldırımları, sokak satıcıları, ahşap evleri ile Eski İstanbul sokaklarının olduğu History Zone, adrenalin ve macera meraklılarına hitap eden ve Roller Coaster heyecanını dört gözle bekleyenler için Adventure Zone.

50 metrelik gerçek Free Fall Tower ünitesini ve insan boyunun yaklaşık 9 katı büyüklüğünde bir King Kong’ un bizi araçla birlikte yakalayıp havaya kaldırdığını düşünebiliyor musunuz? Peki,  ‘ Fatih Tüneli ’ ile o dönemin görünümüne uygun, 1453 yılına ve İstanbul kuşatmasının içine girerek, teknede kendimizi savaşın ortasında bulacağımız, bu sırada patlamalar, su balonları, toplar gibi etkileyici efektler deneyimlemek nasıl olurdu? Bu da yetmezse; birkaç saniye içinde dünyanın birçok ülkesine tekne ile seyahat edebileceğimiz ‘ Small World Tekne Gezisi ’ ne, korkunç canavarlar ve kanlı efektlerle şaşırtacak ve korkutacak, zombilerle yemek, elektrikli sandalyedeki adam ve canavar örümceklerin saldırısını yaşayacağımız ‘ Korku Tüneli ’ ne mi katılsak?  Bu bölgeler arası geçiş kolaylığını sağlamak için bir de özel gezi treninin bizi alıp istediğimiz yere götürdüğünü düşünün!

Gelelim Alışveriş Merkezi’ ne! Alışveriş Merkezi, bu büyüklüğü ile sanki şehrin bütün giyecek, yiyecek, içecek ihtiyacını karşılayacak gibi görünüyordu.

Açık havada, ferah ve eğlence dolu, caddeler arası her türlü mağazanın bir arada olduğu bir alışveriş keyfini ancak Avrupa sokaklarında yaşayabiliriz. Dünyanın seçkin ve popüler marka yelpazesi ile dünyanın en ünlü şehirlerinden esinlenen 250 farklı mağaza cephesi de adeta büyülüyordu. Ayrıca dünya mutfağından özenle seçilmiş yemeklerinin, değişik kültürlerin mutfaklarının olduğu restoranlara, cafelere ayrılmış olan food court bölümünü de unutmamak lazım. Bu şekilde tekrarlayarak giden dükkanlar o kadar fazla ve mesafe o kadar uzundu ki, burada alışveriş yapmayı, caddeleri, dükkanları rahatlıkla gezebilmek için içinde bir de tramvay hattı bulunuyordu.

Otopark ile Giriş alanı özellikle birbirinden uzak tutularak araçların yarattığı hava kirliliğinden binayı ve insanları korumak amaçlandığı belli oluyordu.

Bir yanda alışveriş yapanlar, bir yanda eğlence ve aktivite çeşitliliğinin bolca olduğu eğlence ünitelerinde doyasıya eğlenenler, çevrenin fotoğraf ve videolarının çekenler, şovlar izleyenler, etkilenenler, gülümseyenlerin doldurduğu bu mekanın kendine has konseptinden kaynaklanan özel bir büyüsü vardı. Çevrede insan gözünü tırmalayan hiçbir görüntüye ver verilmeyişi gösterilen özenin simgesiydi.
Doyasıya eğlenilen, yorgunluk ve stres atılan, yenip-içilen, arkadaş sohbetleri edilen, dinlenilen bu mekan; bu cadde, bu ortak alan, bu dev mega park, insanın girince çıkmak istemeyeceği kadar hareketli, canlı bir yer.

Dışarıdan bakıldığında tek parça gibi görünen bu dev mekan, alışveriş merkezi, mega park, gösteri merkezinin kusursuzca bir araya getirilmesiyle oluşan açık hava konseptiyle içeriye yağmurun ve havanın girmesine izin veriliyordu. Peyzaj düzenlemesi yapılırken renklerin, büyüklüklerin, cinslerin yerleştirilmesine özen gösterilmişti.

Bu olağanüstü proje sayfalar dolusu anlatılsa bile yine de eksik kalan yerler olur.
En iyisi dünya gözüyle gidip görmek…  
Tabi gerçekleştiğinde…
23 Nisan 2013’ te İstanbul’ un merkezi Eyüp de bizleri ağırlayacak.

Böyle bir yer düşünün…  Adı VIALAND olsun…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ESKİ BİR TAPINAK YAZITI!

Anne Menümde Ne Var? Kitabım Hakkında

Az Gelişmiş Ülkesin Sen, Aklını Başına Al!