Az Gelişmiş Ülkesin Sen, Aklını Başına Al!
Az gelişmiş ülkelerin akıl kullanımı nereden sağlanır?
Bir ülkenin sosyal, kültürel, psikolojik ve siyasal gelişimi
için atılacak adımı güçlendirecek en önemli yapı o ülkenin ekonomisidir.
Az gelişmiş ülkelerde belli başlı özelliklerin kötü olması
ve en önemlisi bir türlü ilerleyememesi de ülkeyi az gelişmiş yapar. Gelir
düşüklüğü kıstası. Biz bir Etiyopyalının ortalama gelirinin bir İsviçrelinin
ortalama gelirinin binde ikisi kadar olan bir dünyada, en alt %18’ lik dilimin 2
doların altında olduğu, Afrika koşullarında yaşayan 14 milyon insanımızın
olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Evet, evet, dünya milyarderler listesinde 26
milyarderle derece yapan Türkiye, günlük harcaması 2 doları geçmeyen 14 milyon
insanıyla da açlık sınırındaki ülkeler arasında yine dereceye girmeyi başarmış
bir ülkeyiz biz.
Gelelim ikinci kıstasa. Az gelişmiş ülkelerde doğum oranı
yüksektir. Nüfus artışı ile ülkelerin gelişmişlik düzeyi ters orantılıdır.
Hızlı nüfus artışı, kişi başına milli gelirin azalmasına, dolayısıyla
tasarrufların kısılmasına, üretimin yapısal olarak değişmesine ve tabii ki
işsizliğin tavan yapmasına neden olmaktadır. Ülkede 0-14 yaş grubu nüfusun
artması yani çalışmadan tüketen nüfus, kalkınmayı da olumsuz yönde
etkilemektedir.
Bir diğer kıstas da iş-siz-lik. Bu konuya biraz farklı
açıdan, bakılmayan tarafından bakmamız gerektiğinin bilincindeyim. İşsizlik
mevzusunda işsiz bireyinde haksız olduğunu söyleyebilirim. Biz kendi istediği
şekilde bir iş olursa çalışacaklarını söyleyen kişilerden oluşan bir topluma
sahibiz. Bu kişiler, genellikle tembel oldukları için işi beğenmezler, iş
şartlarındaki olası küçük bir değişikliğe razı olamazlar, istismar
edileceklerini düşünerek komplekse kapılıp, bundan dolayı hemen işi bırakırlar
veya istekleri olmadığı sürece işe başlamazlar. Aile fertlerinden biri
çalışıyorsa, aile de bu gelire razı oluyorsa, diğer fertler bu yüzden çalışmak
istemezler gibi durumlarda evet maalesef mevcut.
Diğer taraftan, alışveriş merkezleri de açılsın ama o büyük
sermaye herhangi malın üretildiği fabrika kurmakta kullanılsa, pek çoğumuz için
gelir sağlama olanağı doğacaktır. Buradan yola çıkarak; herkesimden herkesin
sonucundaki ‘ekonomik gelişim’ e odaklanması, bunu özveriyle yapması demek ne
demek siz tahmin ediniz.
ÜRETİM FAALİYETLERİ -> İŞÇİ İHTİYACI DOĞURUR ->
YENİ GELİR DOĞAR -> BU EMEK GELİR
PAYLAŞIMI OLUŞTURUR -> BU EMEK TÜKETİM PİYASASINI
ARTIRIR -> MAL VE HİZMET
PİYASALARI CANLANIR -> İSTİHDAMI ARTIRIR -> EKONOMİ
BÜYÜR.
Diğer önemli kıstasımız, çok büyük sorunlar yaratan; gelir
dağılımı eşitsizliği. Çok sevgili ülkemde, adaletli gelir dağılımı pek mümkün
gözükmese de, toplum olarak elimizdekilerle üretim gücümüzü ortaya koyarak
tüketim piyasasını artırsak, bunu becerebilsek, hükümet de bu beceriyi görüp bu
eşitsizliğe, müdahalesinde bütün gücünü ortaya koysa; sosyal barışın ve fırsat
eşitliğinin sağlanabilmesi, toplumsal refahın artırabilmesi, ekonomide
istikrarın temin edilebilmesi gibi sonuçlar doğuracağından büyük önem arz
etmektedir. Dikkat ederseniz, bizler en büyük aktörleriz.
Tüm insanlar farklı kabiliyete sahiptirler. Hangi
kabiliyetlerin gelir elde etme konusundaki maharetleri tartışmalı olmakla
birlikte okulda başarılı olmak, yenilikçi ve girişimci olmak, sağlıklı olmak,
geliri artırmada önemli faktörler arasındadır. Çalışma koşullarındaki
farklılıklarda; bazı insanlar gönüllü olarak fazla süre ile çalışabilirler ve
emek verirler, bazı insanlar da daha istenmeyen, zorlayıcı belki tehlikeli
işlerde çalışırlar. Bu tip işlerde çalışanlar için de bazı teşvikler
verilebilir.
Bunun yanısıra bazı insanlar risk alarak gelirini riskli
yatırımlara yatırırken, bazı insanlar risk almaktan kaçınırlar. Eğitim düzeyi
de kişiler arası gelir farklılıklarının en önemli sebebi olduğu gibi daha fazla
iş tecrübesine sahip ve daha kadifiye olan kişiler de daha fazla gelir elde
ederler. Bunların yanısıra, tabii ki şans. İnsanların kontrol edemedikleri bazı
faktörler ve rastlantılarda zengin ya da yoksul olmalarına yol açabiliyor.
Örneğin; Su bulmak amacıyla tarlasında kuyu açan biri, petrolü bulduğu için
zengin olabilirken, kendisinin meydana getirmediği bir durgunluk nedeniyle bir
inşaat işçisi işsiz kalabilir.
Peki ya az gelişmiş ülkelerdeki genel olarak hakim sektör
tarımdır. Ülkemizde nüfusun önemli bir kısmı geçimini tarımdan sağlıyor ise,
bizim tarımı çok daha fazla önemsememiz gerekiyor. Tarım insanımızın temel
besin maddelerini karşılaması adına, dış satımda önemli bir yere sahip olması
adına ve ülkemizde birçok sanayi kolunun ham maddesini karşılaması asına ülke
ekonomisindeki önemi ortaya koyuyor.
Türkiye’de arazinin %36’ sında tarım yapılabilmektedir.
Unutulmaması gereken, gelişmiş bir sanayisi olmayan bir ülkenin asla gelişmiş
ülkeler arasında yer alamayacağıdır. Ancak Türkiye bir tarım ülkesi değil, ama
isterse olabilir. Bunun için; tarım alanında ham madde üretimine yatırım yapması
gerekiyor. Peki, nasıl üretecek tarım ham maddeyi? Eee, bir zahmet gübre fabrikaları,
tohum fabrikaları vs. kurarak! Peki, bunları yapmak için ne gerekiyor? Çimento,
demir, agrega ve makine.
Peki, bunlar nasıl çalışacak? Enerji ile. Tarlalar
traktörlerle sürülecek, traktörler fabrikalarda üretilecek. Ekin biçerdöverle
biçilecek. Biçerdöverler fabrikalarda yapılacak. Vee… bu aletler mazotla
çalışıyor. Demek ki neymiş? Sanayi olmadan tarım da olmuyormuş.
Dış ticarette geriliğimize ne demeli peki? Dış ticarette
geri olmamız bizim için kaçınılmaz. Nedeni çok açık, çünkü dış ticaret açığımız
var. Nasıl kapanır diye merak edip araştırırsak; mesela sanayi üretiminde ana
mallarda dışa bağımlılığımız azalırsa kapanır. Yüksek teknoloji ile katma
değeri yüksek ürünler üretip ihraç etmeye başlarsak kapanır. Nükleer enerji ile
enerji ihtiyacımızı sağlayıp, elektrikli otomobili yaygınlaştırırsak
kapanabilir. Lüks mal tüketimini, özellikle ithal edilen lüks otomobiller vs.
kısarsak da açık azalır.
Az gelişmiş ülkeler arasında değiliz de gelişmekte olan
ülkeler arasındaymışız biz. Bak bak bak. Yaşayan, gören, bilen herkes bilir ki
bu belirttiğimiz özelliklerin en alası biz de mevcut durumda. Gayet de az
gelişmiş ülkeyiz. Gelişmemiş bir para ekonomimiz var, borç sarmalımız var,
gizli özneler halinde de olsa var da var.
AZ GELİŞMİŞ BİR ÜLKEYİZ BİZ. AKLIMIZI BAŞIMIZA ALALIM MI?
? ?

Yorumlar
Yorum Gönder