Ceddin Deden, Neslin Atan; Ee, Nedir Seni Bu Duruma Sokan?
“En mutlu Türkler, O’ nun sağlığında ölenlerdir.”
(Fatih Rıfkı Atay)
Atatürk’ten sonra yaşananlar gaflettir, delalettir ve hatta hıyanettir.
Cumhuriyet’i korumak ve kollamakla görevli olan biz bu durumdan acaba hiç
rahatsızlık duymuyor muyuz? Her vatansever insan kendi devletinin arkasında saf
tutmak zorundadır! Ünlü bir siyasetçi ne demiş: “Düşmanlarımı ben hallederim,
siz beni dostlarımdan koruyun!” Bunların bizi AB’ye alacağına inanan saflara ne
demeli? A, onlar bizim Batı’lı “medeni” dostlarımız! Adamlar Türkiye ve Türk
düşmanı olduklarını kanıtlamak için daha ne yapsınlar? Batılıların bu
“demokrasi aşkı” doğrusu insanın gözlerini “morartıyor”! PKK propagandasını
yapan Roj TV, yayınını Danimarka’dan sürdürmektedir! Eli kanlı bir terör
örgütüne verilen şu desteğe, şu dayanışmaya bakınız! Bunlar mı insan
haklarından yana? Bugün bize insan hakları dersi vermeye kalkan bu ülkelerin
geçmişleri, soykırımları ve insan hakları ihaleleriyle doludur. Bize karşı
yapılanlar için hesap soracak durumda iken, Atatürk’ten sonra bu ülkeyi
yönetenlerin basiretsizliği yüzünden bugün hesap sorulan ülke durumundayız!
Ne mi yaptılar?
—Almanlar sömürgeleri olan Namibya’da 1904’de yaptıkları bir katliamda tam 65,000
Namibyalıyı öldürdüler. Yüz sene sonra anma törenine gönderdikleri bir bayan
bakan vasıtasıyla özür dilediler ancak tazminat vermeye yanaşmadılar.
(Milliyet, 17 Ağustos, 2004)!
En geri bir Müslüman ülke bile bu emperyalist ülkeler kadar alçalmamıştır!Hristiyan
dünyasını dinsel ya da herhangi bir insani konuda Müslümanlarla kıyaslamak
mümkün değildir. Din konusunda başka dinlere hoşgörüsüzlük sırf Avrupalıya
mahsus bir özelliktir.
—Bilir misiniz ki bu “medeni” Fransa’nın okullarında okutulan tarih kitaplarında,
Kanuni’nin, Fransa kralı Fransuva’yı Almanların elinden kurtardığı yazılı
değildir. Bir tarihte Türklerden yardım alınmış olmasını yeni nesillerin
öğrenmesini istemezler. Fransız tarihine bakılacak olursa böyle bir olay hiç
olmamıştır. İşte, bu kadar kibirlidir, emperyalist tayfaları!
Bize milliyetçiliği, yani milletinin menfaatlerini savunmayı, millî değerlerine
sahip çıkmayı adeta veba gibi gösterip, biz gençleri kozmopolit yapmaya çalışan
Batı, bırakın milliyetçiliği, işte bu kadar ırkçıdır! Rene Guanon “Batı medeniyeti yegâne sapık medeniyettir”. (Ergun Göze, Tercüman,
23.08.2004).
—1704 yılında İngilizler, kendi dokuma ürünlerinin satılabilmesi için
Bangladeşli dokuma ustalarının parmaklarını kestirecek kadar acımasızdırlar. O
yıllarda Bangladeş zengin ülkeler arasında sayılmaktaydı.
Şu anda yazımı yazarken, CNN Türk’te S. Tümer’in programında Ahmet Maranki Bey;
“Ben 2 sene önce bahsetmiştim, çocuklarımız için çocuk mamaları zararlı, şu
ürünler yararlı, tomografiyi kaldırın diye demiştim hem yetkililere hem
vatandaşımıza” diyor. “Ama bu ülkede insanları sevindirmeyeceksin” diye
ekliyor. Nedenini de şöyle açıklıyor. “İngiltere geçen tomografi zararlıdır
dedi diye ancak inandılar tomografinin zararını, işte bunu İngiltere dedi diye
doğruluğu ispatlanıyor. Ne ilginç bir şeyiz biz yahu!”
—İngiliz emperyalizmi emrindeki Ermeni doktorlar tarafından, I.Dünya Savaşı
sırasında esir düşen Türk askerlerinden binlercesinin, Mısır’daki esir
kamplarında gözlerinin kör edildiğine inanamazsınız!
—1842, Çin imparatoru halkını afyon alışkanlığından kurtarmak için afyon yasağı
koymaya kalkışınca, afyon ticaretinden büyük kârlar elde eden medeni (!)
İngiltere’nin ve Hollanda “ticaret serbestliği engelleniyor” gerekçesiyle Çin
limanlarını topa tutarlar.
—II. Dünya Savaşı’nın son günlerinde, Japonların teslim talepleri görmezden
gelinerek, Amerikan uçakları tarafından Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan
atom bombalarıyla, on binlerce insanın bir cehennem ateşinde yok edilmeleri
unutulabilir mi? Aslında bu bombaların atılma nedeni Japonları korkutmak değil,
Ruslara gözdağı vermekti!
—Ya BM gözetimindeki “Güvenlik Bölgesi” olan Srebrenitsa’da on binlerce
Müslüman Boşnak’ın katledilmesi? Emperyalist Avrupa ve ABD bu katliamı
seyretmekle yetindi. Çünkü Avrupa’nın içinde bir Müslüman halka tahammülleri
yoktu.
—Ya 21. yy.ın başında, sözde Irak halkına demokrasi götürmek iddiası ile Irak’ı
işgal eden ABD’nin Ebu Garip cezaevinde yaptığı insanlık dışı uygulamalar,
Felluce Cehennemi ve Telafer’de yapılan Türkmen katliamı için ne söylenebilir?
M.Akif Ersoy’un geçen yüzyılın başında “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış
canavar” diyerek yaptığı gerçekçi tespiti, emperyalizmin emrine giren
mankurtlaşmış aydınlarımız da acaba bir gün yapabilecekler mi? Doğrusu bu
konuda hiç de ümitli değiliz!
Batı uygarlığı diye birçoğumuzun neredeyse taptığı bu uygarlık Cengiz Han’ı,
Timur’u Hülagü’yu barbar olarak değerlendirir ve içimizden birçok zavallı da
buna inanırlar. Oysa bu büyük insanlar Batılıların yaptığı barbarlığın binde
birinin bile yapmamışlardır. Fakat ne yazık ki kâğıt da onların elinde, kalem
de; bize de yazılanları okuyup, inanmak düşüyor!
Evet! Medeniyet Batı’dadır! Giyotin’in icadı Fransızların, “elektrikli
sandalye”nin icadı da Amerikalıların medeniyete küçük bir katkısıdır! Atom
bombası ise Japon çocukları için atılan bir havai fişekti sadece!
Kuzey ve Güney Amerika’ya götürülen medeniyetin bedeli milyonlarca
Kızılderili’nin öldürülmesi, tüm altınlarına ve topraklarına el konulması,
Aztek ve İnka uygarlıklarının yol edilmesidir. Yaklaşık 50 milyon kadar yerli
halktan, 20.yy.ın başlarında sadece 1 milyon insan kalmıştır. Bu, tarihin en
büyük soy kırımıdır. Ne yazık ki soykırıma uğrayan Amerika’nın bu zavallı
yerlileri “Holivut”u hayasızca kullanan ABD tarafından tüm 3. Dünya’ya vahşi,
barbar olarak tanıtılmıştır. Hâlbuki Kızılderili Seatle kabilesi reisinin
1853’te ABD Başkanına yazdığı mektup, tüm dünyaya vahşi olarak tanıtılan
Kızılderililerin ne yüksek bir insanlık idealine sahip olduklarının da bir
kanıtıdır. ABD’lilerin tabiatı mahveden, her şeyi talan eden anlayışına karşı
Kızılderili Reisi’nin ağlayarak yazdığı mektubunda özetle şunlar yazılıdır:
“Gökyüzünü nasıl satın alabilirsiniz? Ya da satabilirsiniz? Ya toprağın
sıcaklığını? Havanın taze kokusuna, suyun pırıltısına sahip olmayan birisi onu
nasıl alabilir, ya da satabilir? Açlığın dünyayı saracak beyaz adam ve ardında
koskoca bir çöl bırakacaksın. Demir at (lokomotif), öldürüp çürümeye bıraktığın
binlerce buffoladan nasıl daha kıymetli olabilir? Hayvanlar insanları bırakırsa,
insanlar ruhlarının yalnızlığından ölmez mi? Bütün buffalolar öldürüldükten,
yaban atları ehlileştirildikten, ormanlar kesildikten ve gizli köşelere kadar
dünya insan kokusuyla dolduktan sonra… Bir de bakacaksınız ki göklerdeki
kartallar yok olmuş!”
…

Yorumlar
Yorum Gönder